UTANÇ DUYGUSUNA DAİR

Duygu, kelime manası olarak, bireyin içinde bulunduğu durum ve ortama uyum sağlamamıza yardımcı olan, toplum içinde uyumlu tepkiler geliştirmemizi sağlayan ve insanın hayatta kalmasını sağlayan, içinde birçok birleşeni olan ve beynimizde limbik sistemde toplanan bir işlevdir… Bedenimiz, 3 yaşına kadar yaşadıklarımızla ilgili olarak duyguları kayıtlı tutuyor ama 3 yaşından sonra da görüntü ve sesle birlikte kayıt tutuyor… Duygularımız, bize, işlerin yolunda gidip gitmediğini haber verir, yaşama uyumlanmamızı sağlar, …Aslında her bir duygu, Yaratıcı tarafından, bize, kendimizi korumak için bir nimet olarak verilmiştir. Bizler de duygularımızı yok sayarak aslında verilen nimetleri kullanmamış oluyoruz. En çok da utanç duygusu için geçerlidir bu halimiz. Utanç duygusu, bizlere sosyal hayata uyumlanabilmemizi sağlamak için verilmiş bir duygudur, Bizim toplumumuzda, bu duygumuzu, bir öğretme sistemi olarak kullanıyoruz. Utandırılarak öğretiyoruz, öğreniyoruz, dinimizi de toplum kurallarını da … 

Kadınlar utanmaktan korkarlar, erkekler de korkmaktan utanırlar çünkü bunlar iki cinsiyet için de “ben de bir sorun var” demektir. Bu durum hem görünmekle hem de görünmemekle alakalıdır. Sahne ışıkları bize tutulduğunda tüm eksik tarafımız görüneceği için utanırız; sahne ışıkları bize dönmediğinde, “ben sevilemem, ben değersizim” düşünceleri kaplar, Her durumda da “ben de bir sorun var” oluşur. Utanıyorsak eksikliğimizdendir, hatalarımızdan, der kadınlar; erkekler için ise, korktuğunu ifade etmek utanç kaynağıdır. 

Her duygunun sağlıklı ve sağlıksız hali vardır. Duyguların zarar verdiği yer, sağlıksız bir halde yaşadığımızdandır. Utanç duygumuz bizim toplumumuzda sokak ortasında tuvaletimizi yapmamızı engeller, hırsızlık yapmamızı engeller, insanların arkasından konuşmamızı engeller, bunlar utanç duygusunun sağlıklı hali iken; sağlıksız olduğunda ise yaşanması gereken cinsel hayatı yaşadığı için utanmak, kadın olduğu için utanmak, kendini bir insan olarak görmekten utanmak, bir durum bir olay yaşadığımızda verdiğimiz tepkilerden utanmak, hissettiğimiz duygulardan utanmak, hakkımızı savunurken ses çıkarttığımız için utanmaktır… 

Bizim için tehlikeli olarak algıladığımız duygu değil, o duyguyla ortaya koyduğumuz davranıştır. Öfke duygusu güvenlidir ve olması gerekir, ama öfke ile insanlara zarar vermemiz doğru değildir. 

Utanç hissetmemiz normaldir ama utanç duygusu hissettiğimizde, öfkelenerek etrafa saldırmamız, sağlıklı değildir. 

Utanç duygusu iki çeşittir; içsel kaynaklı ve dışsal kaynaklı…Dışsal olan, diğerlerin gözündeki “ben”i; içsel utanç ise kendi gözümdeki” ben”i oluşturmaktadır. İçinde de birden çok duyguyu da bulundurmaktadır; yetersizlik, suçluluk, değersizlik, öfke, korku gibi. 

Utanç duygusunun sağlıklı hale gelmesini sağlayan; özşefkat ve sınır koymaktır.. Utandığımız zaman kullandığımız dil genellikle suçlayıcıdır. Bunun çözümü de sınır koymayı öğrenmektir. 

Utanç da diğer duygular gibi bizi korumak ve varlığımızı devam ettirmek için verilmiştir. Bu duygumuzun varlığını kabul edip, onu en sağlıklı ve doğal haliyle yaşamaya izin vermeliyiz ki insan olarak var olduğumuzu ve yaşadıklarımızın insani olduğunu kabul edebilelim. Her duygu da olduğu gibi utanç duygusunun da gelip geçici olduğunu kendimize hatırlatalım. Ne ona tutunup kalalım ne de onu yok sayalım.