Regresyon geçmişte yaşadığımız bir anın kendiliğinden zihnimizde canlanma halidir. Beklenmedik bir anda bazen aklımıza bir olay geliverir. İşte bu regresyondur. Regresyon terapisinin amacı ise geçmişte yaşanan travmatik olayların hala bizi etkilemesine son vermektir. Peki geçmişte yaşanan bu olaylar geçmişte kalmıyor mu? Ya da hangi olaylar ne şekilde bizi etkiliyor? En öncelikli amacı içinde bulunduğu bedeni korumak olan beynimizin limbik sistemi içindeki amigdala tramvatik olayları kaydediyor. Tramvatik olaylar; hazırlıksız yakalandığınız, donup kaldığınız, duygusal tepki veremediğiniz olaylardır. Çoğu zaman bu acı anıları hatırlamayız bile. Hatırlamasak da bu olayları bilinçaltı saklı tutar. Günlük yaşantımızda anlam veremediğimiz gerginliklerin, korku ve kaygıların sebebi buradan gelir. Kaydettiği bu verilere bağlı olarak da benzer tehdit algısı yaratan durumlarda fizyolojik tepkiler veririz. Gerçek bir tehdit olmasa da limbik sistemin tehdit algıladığı her an “savaş ya da kaç “ modunda davranış gösteririz. Bu sistem için gerçek tehdit ile tehdit algısı arasında fark yoktur. Limbik sistem, olayları analiz edemez, mantığı yoktur. Şimdi birkaç örnekle konuyu biraz daha anlaşılır hale getirelim:
Örnek 1: Kırk yaşındaki Ali Bey, bilinçli aklı ile ufacık bir süs köpeğinin kendisine zarar veremeyeceğini bilse de köpeği gördüğünde bedenindeki gerilmelere, terlemelere engel olamaz.
Örnek 2: Üniversite öğrencisi Rana, öğretmenin sorduğu bir sorunun cevabını çok iyi bilse de havaya kaldırdığı elinin yavaş yavaş inmesine, bedenindeki kasılmalara ya da karnındaki ağrıya engel olamaz. Çünkü; bilinçli aklı hatırlamasa da limbik sistem ilkokul birinci sınıftaki utandırıldığı olayı bilmekte ve Rana’yı tekrar benzer bir durumdan korumaya çalışmaktadır.
Örnek 3: Ev hanımı Esra, üç yaşındaki çocuğunun yemek yerken üstüne dökmesinin normal olduğunu bilse de bu duruma olan öfkesini kontrol edemez. Kontrol etmeye çalışsa da kalbinin hızlı çarptığını ya da göğsünde baskı oluştuğunu hisseder.
Örnek 4: Adem Bey, gündelik ev halinde mutfak tezgahında duran bir bulaşık gördüğünde, eşine olan öfkesini kontrol edemez.
Örnek 5: Can Bey, hesabında bütün ailesine yüz yıl yetecek parası, büyük miktarda gelir getiren yatırımları olmasına karşın başkalarına muhtaç kalma kaygıları ile gece uyku problemleri yaşar.
Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı gibi geçmişin duygularını farkında olmadan bugüne taşımak hayatı bizim için çok kısıtlayıcı ve zor bir hale getirmektedir. İşte tam da burada Regresyon terapisi hayatımızda bize ikinci bir şans verir. Geçmişte yaşanan olayları değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Ancak bu terapi ile travmatik olayın duygusu boşaltıp dönüştürerek geçmişin şimdiyi etkilemesine son verebilme şansını yakalamış oluyoruz.
Regresyon, geçmişin geçmişte bırakılması için yapılan bir çalışmadır. Yukardaki örnekten devam edersek üniversite öğrencisi Rana ile Regresyon terapisi yaptığımızda geçmişteki utandırılma sahnesinin duygusunu boşaltıp oradaki küçük Rana nin utanç verici birisi olmadığı gerçeğini şimdiki bilinçli aklı ile bilinçaltına gösterdiğimizde artık Rana soruların cevaplarından emin olmasa da rahatlıkla söz isteyen ve kendine güven kazanmış bir birey haline gelir. Regresyon terapisi; depresyon, tramva sonrası stres bozukluğu, anksiyete, fobiler gibi bir çok psikolojik rahatsızlığın çözümünde olduğu gibi Alman yeni tıbbı ile çalıştığımız fiziksel kronik hastalıkların duygusal sebeplerinin çözümünde de kullandığımız çok etkili bir araçtır.
Regresyon terapisi ile bireyde ulaşmak istediğimiz hedef zihnin bilinçli bölümünün yani sorgulayan, analiz eden, seçim yapan, irade ortaya koyan bilinçli aklın; bireyin hayatının direksiyonuna geçebilmesidir. Berrak bir zihinle gerçeği görebilmesi, kararlarını verebilmesi, kısaca davranışlarını yönetebilmesidir.
Peki zihnimiz berrak değil mi? Maalesef çoğu zaman bulanık. Bulanıklaştıran şey bebekliğimizden hatta, taa anne karnından bilinçaltında kayda giren, yerleşen inanç kalıpları ve yaşanan travmaların sıkıştırmış olduğu duygulardır.
Negatif inanç kalıpları ve duygularla bulanmış bir zihin bireyin kendi sağlığı kendi gelişimi ve huzuru için doğru seçimleri yapabilmesini zorlaştırmaktadır. Analiz ederek, mantık yürüterek bir karara varırsınız ama bunu bir türlü hayata geçiremezsiniz. Hatta en hassas olduğunuz konularda yanlış kararlar alır, büyük hatalar yapar ve buna bir türlü anlam veremeyerek kendinizi suçlarsınız. Bilinçli aklı güçlendirip sıkışmış duygulardan özgürleştiği zaman birey dünyanın tehlikelerle dolu ıstırap veren bir yer olmadığını dünyayı ona bu şekilde gösteren şeyin kendi bilinçaltı kodları olduğunu fark edebilir.
Aksi durumda neden sürekli aynı hataları yaptığını neden sürekli kaygılı, mutsuz ve tatminsiz bir hayat sürdüğünü anlayamaz. Kendisi ile kavga etmekten ilişkilerinde hayal kırıklıkları yaşamaktan kurtulamaz. Kendi duyguları ile yüzleşmek yerine topu kadere atar ya da sürekli çevresindekileri suçlar. Bu durum ona geçici bir rahatlama sağlasa da günün sonunda bastırılmış duygular zamanla psikolojik problemlere ve fiziksel kronik rahatsızlıklara yol açar. Çünkü kronik hastalıklar bilinçaltının çatışmalar için ürettiği bir çözümdür.
Regresyon terapisi bir yanıyla kişinin bilinçaltının değiştirilmesi, gerçek dışı inanç kalıplarından arındırılması çabasının bir parçasıdır. Şimdiki bilinçaltının geçmişin üzerinden değiştirilmesi işidir. Şimdiki bilinçaltımız çocukluktaki bilincimizdir. Regresyon terapisi ile büyüğün bilincini çocuğun bilincine taşırız ve duyguyu boşaltarak eski bilinci boşaltır, yerine yeni bilinci (yani büyüğün bilincini) yerleştiririz. Bu şekilde şimdiki bilinçaltı, bilincin bilgisini transfer etmiş olur. Bilinç-bilinçaltı ayrılığı ortadan kalkmış olur. Bu ayrılığın ya da çatışmanın çözümü psikolojik ya da fiziksel kronik hastalığın da çözümüne önemli oranda yardımcı olur.