Tüm inançlar soyuttur. Ama etkileri somuttur. Hayatımızı, ilişkilerimizi, yaşamımızı belirler. Kişi bu inancın varlığını kabul etmeden bu inançtan kurtulamaz. Bu inançtan kurtuldukça ancak huzuru bulacağına ikna olması gerekir. Bu amaçla da bilincinin ne olduğunu ve bilincini nasıl kullanması gerektiğini anlamalı ve öğrenmelidir.
Gerçek bilinç farkında olmaktır.Eylemlerimizin farkında olmak. Düşüncelerimizin farkında olmak. Duygularımızın farkında olmak.
İnançlarımızın farkında olmak. Farkında olmak tek başına değişimi sağlamaz. Bilgi sahibi olmak da yine tek başına değişimi sağlamaz. Bu inancım yanlış demek bile o inancı değiştirmeye yetmez. Ama farkında olmak değişimi sağlayacak ilk adımdır. Farkında olmayan kendinde değişim yapamaz.
Bilinç kişinin içinde bulunduğu durumu sorgulayabilmesidir. Gerçekle hayali birbirinden ayırabilmesidir. Bilinç yaşadığı yaşamı daha yaşanabilir hale getirebilecek bir araçtır. Bu dünyada hiç kimsenin elinde bu yaşamın niçin var olduğuna dair bir kanıt yoktur. Bilincin amacı yaşamı anlamlı hale getirmektir. Bu amaçla yaşamımızı sınırlayan inançlardan kurtulmayı öncelikle kalpten ve coşkuyla istememiz gerekiyor. Bu istekten sonra EFT gerçekten elimizde bir mücevherdir. Çünkü inancı besleyen güç – enerji duygudur. O inancı inanç yaparken bastırılan duygular inancın yakıtı olur. O halde bir inancın gücünü ortadan kaldırmak demek, o inancı yaratan bedendeki birikmiş duyguyu ortadan kaldırmak demektir. Yani duygusal enerjiyi boşaltırsak inancı besleyen bir güç kalmaz. İnanç basit bir düşünce haline döner. EFT’nin bedendeki duyguları boşaltan güçlü bir araç olduğunu artık biliyoruz. EFT ile sınırlayan inançları besleyen duyguları boşalt, inancı yok et, iraden yeniden güçlü hale gelsin. Bu bizi insanlığımızdan çıkarmış olan inançları ortadan kaldırarak yeniden insan olduğumuzu hatırlarız ve insan gibi yaşamaya başlarız. Yani değersizlik inancının karşısına insan olmayı koyuyoruz.
İnsansam gücüm sınırlıdır.
Sosyal bir varlıksam hata yaparım.
İnsansam başkalarından yardım alabilirim.
İnsansam istek ve arzularımı gerçekleştirebilirim.
İnsansam yaşamımı kendim ve başkaları için anlamlı kılacak bilinçli çabaları gösterebilirim.
Özetle insan olmak insan olduğunu içsel olarak hissetmek halidir. Bu spirituel bir kavramdır. Ama somut olarak
hissedilen bir durumdur.
İnsan olmak iyi hissetmekle paralel bir durumdur. İç içedir. İyi hissetmeden insan olduğumuzu hissedemeyiz.
İnsan olmayı istemeden kötü hislerimiz boşaltamayız.
İnsan gibi hissetmek değersizlik inancını yaratan savunma mekanizmalarından kurtuldukça, kendiliğinden
ortaya çıkan doğal bir durumdur.
EFT ile değersizlik inancını yaratan savunma mekanizmalarını hızla ve etkin bir şekilde yıkmak ve ortadan kaldırmak mümkündür. Bu amaçla bu savunma mekanizmalarını oluşturan inançları, kavramları, tanımalı, sorgulamalı ve yok olmasını istememiz gerekir.
EFT yapısı gereği üzerinde çalıştığımız engelleyici inancın arka planındaki duyguları boşaltacaktır. Bu nedenle bu bölümdeki çalışmalar için doğrudan duyguları bedende hissetmek ya da duyguyu adlandırmak gerekmez. Doğrudan inanç cümleleri üzerinden EFT yapabiliriz. Çoğu zaman bir derecelendirmede gerekmez. Bir şekilde o inançtan kurtulduğumuza ikna olana kadar çalışmaya devam ederiz.
Ama mutlaka derecelendirme yapmak istersek inancımızı olumlu bir cümle haline getirip sesli olarak tekrarlarız. Sonra bu cümlenin içsel olarak ne kadar doğru hissettirdiğine bakarız. Burada öncelikle, tabii ki, cümlenin bilinçli olarak doğru olduğuna inanmamız lazım. Bilinçli olarak doğruluğunu onaylamadığımızı bir değişim gerçekleştirmemiz mümkün değildir. Örneğin başka insanların üzmekten çok korkuyoruz ve bu tip davranışları bu nedenle yapmaktan kaçınıyoruz.
Burada bilinçli olarak insanları üzecek bir gücümüzün olmadığını, bizim davranışlarımızdan ötürü üzülen insanlar varsa bunun onların seçimi olduğunu, isterlerse üzülmeyeceklerini kabul etmemiz gerekiyor. Yani keşke “sürekli acaba bu davranışımdan başkaları üzülür mü diye kaygılanmasam” arzumuzu ve onayımızı alacağız. Bunu kabul etmek iyileşmeyi sağlamaz. Çoğu kişi böyle düşündüğü anda iyileştiğini ve değiştiğini zanneder. Hayır aksine bu daha fazla çatışma yaratır. Bu andan itibaren mutlaka duygularla çalışmak gerekir. İşte tam burada derecelendirme için şöyle bir cümle oluşturabiliriz. “Başkalarını üzme kaygısı taşımadan kendimi ifade eden bir kişiyim.”
Bunun içsel olarak ne kadar doğru olduğunu ölçeriz. 10 çok doğru. 0 hiç doğru değil. Bundan sonra çalışmamızı yapar, aynı cümleyi tekrar edip doğruluk derecesinin yükselip yükselmediğini kontrol ederiz. 10a ulaşana kadar çalışmaya devam ederiz.