Okullar açılıyor. Okula yeni başlayan çocukları yeni bir ortam, yeni arkadaşlar ve yeni kurallar bekliyor. Evlerindeki o sınırsız ilginin olmayacağı, her istediğini yapamayacağı bir ortam. Bu en başta bir çocuk için şaşkınlık yaratabilir ya da kendini daha iyi ifade edip yeni keşifler yapabileceği, yeni oyunlar öğrenebileceği bir ortam yaratabilir. Hepsi anne-baba-çocuk ilişkisinde saklı. Bu ortam bir çocuğun değil her çocuğun özel, biricik olduğu bir ortam.
Okula ilk kez başlayacak çocuklar için muhakkak ne yapmanız gerektiği ile ilgili yazılar okuyor televizyondaki çeşitli programlardan tavsiye alıyorsunuzdur. Burada çocuğa nasıl davranmanız, bu yeni ortamı nasıl anlatacağınızla ilgili bilgiler alıyorsunuz.
Ben bu yazıda her çalışmamda ve yazımda olduğu gibi önce kendinize sonra çocuklara faydalı olmakla ilgili görüşlerimi aktaracağım. Çünkü yıllar süren danışmanlık, öğretmenlik deneyimlerimde, aldığım kişisel gelişim kurslarında önce kendime bakmayı öğrendim. Kendime, kendi içime baktığımda aklımı, ruhumu ne kadar aydınlatabiliyorsam dışımdaki dünyanın da o kadar aydınlık olduğunu fark ettim.
Şimdi de anne babalara kendilerine, kendi iç dünyalarına bakmaları için bir davette bulunuyorum. Elbette okulun ilk günü yazısına özel olarak odaklanacağınız nokta kendinizin okuldaki ilk günü. Burada neler olup bittiğini fark ederseniz çocuğunuzun okuldaki ilk gününden son günlerine giden yolda zihniniz de daha berrak olacaktır. Öncelikle bunu düşünerek işe başlayalım ve kendimize şu soruları soralım: okuldaki ilk günümü hatırlıyor muyum? Okul neredeydi, eve ne kadar yakındı? Okula giderken yanınızda kim vardı, anneniz, babanız, her ikisi ya da başka bir yakınınız? Okulun bahçesine girdiniz, neler gördüğünüzü hatırlıyorsunuz? Arkadaşlar (tabi ilk gün de arkadaş değil yalnızca bir yabancıydılar), kimler öğretmendi kimler diğerlerinin anne babasıydı? Okula girmeden sınıfa girmeden önce bahçede bekleme anınız? Sınıfa girdiniz tanımadığınız birinin yanına oturdunuz, öğretmeniniz girdi sınıfa. Okuldaki ilk günün ardından eve döndüğünüzde neler hissettiniz? Sonraki günlerde eve dönünce ne hissettiniz, anne babanızla ne paylaştınız? Lütfen bunları hatırlamaya çalışın. Şu anda eğlenceli ve ilginç bir yolculuktasınız. Bunları hatırlarken bir yandan da duygularınız size eşlik etmeye başladı mı? Lütfen bir yandan bu filmi izlerken bir yandan da duygularınıza odaklanın. Neler oluyor bedeninizde; gerginlik, mutsuzluk, heyecan, neşe. Bunlardan hangisi hâkim? Şimdi o günleri hatırlayıp duyguları hissettiyseniz lütfen bir deftere veya kâğıda bu yaşadığınız içsel deneyimi ve duygularınızı yazın. Yazmak aklınızdakileri ve kalbinizdekileri netleştirecektir. Bütün bunlar için acele etmeyin, bir gününüzü iki gününüzü yalnızca buna ayırabilirsiniz. O günlere döndünüz duygularınız yeniden canlandı. Sırada bunları eşinizle ya da yakın bir arkadaşınızla paylaşma vakti. Paylaşırken bir yandan kendinizi yeniden duyacak ve eşinizin ya da arkadaşınızın deneyimlerini dinlerken de farkındalığınız artacak. Bu paylaşımdan sonra birbirinize şu soruları sorabilirsiniz: okulda seni en çok ne mutlu ederdi? Okuldaki en unutamadığın anı hatırlıyor musun? Bugün yeniden birinci sınıfa dönmek istesen neler yapmak isterdin? Okuldan eve döndüğünde annenle babanla neler paylaşmak isterdin? Okuldan eve dönünce ne hissederdin? Okuldan dönünce anne babanın sana ilk ne sormalarını isterdin, seni nasıl karşılamalarını isterdin? Peki şu anda elinde olsa okula hangi dersi eklemek isterdin?
Bütün bu okula yeniden dönme süreciniz güzel anıları size hatırlatıp gülümsetebileceği gibi olumsuz anıları hatırlatıp üzebilir de. Lütfen duygularınızı olduğu gibi kabul edin. Eğer olumsuz duygular eşlik ettiyse bu duyguları reddetmeyin, kabul edin. Olumsuz duygulara neden olan süreci hatırlamaya ve anlamaya çalışın. Eğer oradaki olumsuz bir duyguyu hatırladıkça yaşıyorsanız ve bu size gerginlik ya da kaygı yaşatıyorsa bunu fark edin. Çünkü bu duyguları temizlemedikçe çocuğunuza okulu ne kadar güzel anlatırsanız anlatın, bedeninizdeki ya da gözlerinizdeki bu kaygıyı çocuğunuz hissedebilir ve güzel cümlelerinizden etkilenmeyebilir. Çocukların sezgi konusunda adeta uzman olduğunu unutmayın.
Anne babalar çocuklarına yalnızca düşüncelerini değil duygularını da aktarırlar. Tabi farkında olmasalar da. Bu konuda beni mutlu eden bir örnekle yazımı bitiriyorum. Veliler için yaptığım bir çalışmada “okuldaki ilk gününüzü hatırlıyor musunuz, neler olmuştu, ne hissetmiştiniz ” diye sordum. Bir anne “okulun ilk günü çok mutluydum, rahattım.” Dedi. “peki çocuğunuz okula başladığında nasıldı?” diye sorduğumda “o da benim gibi rahat ve mutluydu” dedi. İşte tam da bundan bahsediyorum. Sadece düşünceleri değil duyguları da aktarıyorsunuz. Bu yüzden olumlu duygular aktarılınca bazen cümlelere bile gerek kalmıyor.
Her gün yeni bir şey öğrenip mutlulukla şaşırmak ümidiyle. Sevgiyle kalın.